Adli Tıp Bülteni, Baskıda

 

ADLİ TIP KURUMU İHTİSAS KURULLARI İLE

YÜKSEK SAĞLIK ŞURASI RAPORLARI ARASINDA ÇELİŞKİ BULUNAN

VE ADLİ TIP GENEL KURULU’NDA GÖRÜŞÜLEN

MALPRAKTİS OLGULARININ İRDELENMESİ

THE EVALUATION OF MALPRACTICE CASES WHICH NEGOTIATED GENERAL ASSEMBLY OF THE COURT OF FORENSIC MEDICINE (GACFM)

AND FOUNDED CONTRADICTORY OPINIONS BETWEEN THE SPECIAL COMMISSIONS (SC) OF COUNCIL OF FORENSIC MEDICINE (CFM) AND

HIGH HEALT COMMITE (HHC)

 

Sadullah GÜZEL, M.Sunay YAVUZ, Mahmut AŞIRDİZER.

 

ÖZET:

 

Hekimin ve diğer sağlık personelinin ya da tedavi kurumlarının  kusurlu davranışı sonucu ortaya çıktığı iddia edilen hastalık, sakatlık veya ölüm olayları, son yıllarda artarak yargının gündemine girmekte olup, bu olaylarda yasaların ilgili hükümleri gereğince, Yüksek Sağlık Şurası (YSŞ) ve Adli Tıp Kurumu (ATK) bilirkişi olarak tayin edilmektedir.      

         

Yargı makamları, hukuk davalarında YSŞ’a başvurulmaksızın, ceza davalarında ise YSŞ’ ndan rapor alındıktan sonra,   hekimin veya diğer sağlık personelinin kusurlu olup olmadığı varsa kusur oranlarının tespiti hususunda ATK İhtisas Kurullarının görüşlerine başvurmakta, bu belirtilen kurumların  kararları arasında zaman zaman çelişkiler meydana geldiğinde, çelişkilerin giderilebilmesi için Adli Tıp Genel Kurulu ’ndan görüş istemektedir.

 

Bu çalışmada, 1996 Mart-2001 Mart arasındaki 5 yıllık sürede, Adli Tıp Genel Kurulu’ndan hekim, hastane ya da yardımcı sağlık personeli kusuru sorulan 19 unda YSŞ raporu bulunan, 10 unda ise YSŞ raporu bulunmayan, toplam 29 olguya ait, Genel Kurul, İhtisas Kurulları ve YSŞ raporları incelenmiş, elde edilen veriler sınıflandırılarak sunulmuş, YSŞ ile Adli Tıp Genel Kurulu’ nun yapılanması yönünden değerlendirilmiş, YSŞ nın verdiği kararlar ile ATK İhtisas Kurulları ve Adli Tıp Genel Kurulu’nun verdiği kararlar arasında,  %73.7 oranında büyük bir uyumsuzluk dikkati çekmiş, bu uyumsuzluktaki temel nedenin gerek YSŞ nın gerekse ATK İhtisas Kurulları ve Adli Tıp Genel Kurulu’ nun yapılanması olduğu düşünülerek bu konudaki görüşlerimiz bildirilmiştir.

 

ANAHTAR KELİMELER: Malpraktis, Adli Tıp, Mahkemeler.

 

SUMMARY:

 

Diseases, disablements and deaths which claimed that caused by faulty behaviours of medical doctor and other health personnel or the health instutions have been increasingly coming to the agenda of courts at the last days. For this cases, HHC and CFM are charged to the expertise according to the tenors of the laws.

 

Courts resurce to SC of CFM in cases of suits for damage to determine if there is any fault of medical doctor and other health personnel and if there is any fault to determine the degree of this fault for each of persons without taking of opinion of HHC, but in cases of criminal suits firstly take the opinion of HHC. Sometimes, contradictionary opinions arise between the reports of these two instutions and in these stiations, courts want to opinion of the GACFM. 

In this study, were examined reports of the SC of CFM, GACFM and HHC for 29 cases, the reports of HHC had been presented in 19 cases and hadn’t been presented 10 cases, asked the degree of fault for medical doctor, assistant health person and hospital. The obtained datum were presented after were classified. The great discordance between decision of HHC and of the SC of CFM or GACFM was paid attention. The principle reason for the defined discordance was evaluated as being the in accordance of the constructions of HHC, SC of CFM and GACFM, and our opinions in this subject were presented.

 

KEY WORDS: Malpractice, Forensic Medicine, Courts.

 

GİRİŞ:

 

Malpraktis (=Malpractice=); hukuk dilinde sözlük anlamı ile, itinasızca veya yanlış tedavi, vazifede ihmal veya suistimal, görevi kötüye kullanma olarak açıklanmaktadır.

         

Görevi insanın sağlığının bozulmasını önlemek, onu hastalıklardan korumak, bozulan bedensel ve ruhsal yapısını, sakatlıklarını düzeltmek, ruhsal ve fiziksel acılarını dindirmek olan ve bireyin sağlık ve yaşama hakkının gerçekleşmesinde önemli bir görev üstlenmiş olan hekimin, günümüz tıbbının gerektirdiği son derece karmaşık ve tehlikeli tedavi yöntemlerini uygulaması ve bunu insan üzerinde gerçekleştirmesi onu son derece büyük riskler ile karşı karşıya getirmektedir. En ufak bir kusurun iyileşmesi imkansız sonuçlar ya da ölümle sonuçlanması, hekimi gerek teşhis, gerek se tedavi alanında çok daha büyük bir titizlikle hareket etmek zorunda bırakmaktadır (1-2).

 

Hekimin kendisinin veya yasal olarak sorumlu bulunduğu diğer sağlık personelinin ya da tedavi kurumlarının  kusurlu davranışı sonucu ortaya çıktığı iddia edilen hastalık, sakatlık veya ölüm olayları, son yıllarda artarak yargının gündemine girmekte olup, bu olaylarda Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’ nun 66 ncı maddesinde ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’ nun 275 nci maddesinde, “Çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin rey ve mütalaasının alınmasına karar verilir” hükmü gereğince, Yüksek Sağlık Şurası (YSŞ) ve Adli Tıp Kurumu (ATK) bilirkişi olarak tayin edilmektedir (1, 3-4).

 

24.04.1930 tarih ve 1593 sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanunu’nun 10 maddesi uyarınca kurulmuş bulunan YSŞ, diğer görevlerinin yanı sıra, “Hekimlik mesleğinin uygulanmasından doğan sorunlarda bilirkişilik yapmak” üzere de görevlendirilmiştir (1, 5-6).

 

11.04.1928 tarih 863 sayılı Resmi Gazete’ de yayınlanmış 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun’ un 75 nci maddesinde ise, hekimlik mesleğinin icrası ile ilgili ceza davalarında YSŞ’ na başvurmanın gerekliliğini belirtmiştir    (1, 7).

 

2659 sayılı Adli Tıp Kurumu Kanunu’ nun 1 nci maddesinde,  ATK nun, “Adalet işlerinde bilirkişilik yapmak üzere kurulmuş” olduğu ve 2 nci maddesinde “ Adli Tıp ile ilgili konularda bilimsel ve teknik görüşlerini bildirmek” üzere görevlendirildiği bildirilmiştir (8).

 

Belirtilen yasalar çerçevesinde, hukuk davalarında bazen YSŞ’dan görüş alındıktan sonra bazen ise YSŞ’a başvurulmaksızın, ceza davalarında ise YSŞ’ndan rapor alındıktan sonra,   hekimin veya diğer sağlık personelinin kusurlu olup olmadığı, varsa kusur oranlarının tespiti hususunda ATK İhtisas Kurullarının görüşlerine başvurulmaktadır.

 

ATK İhtisas Kurulları ve YSŞ’nın kararları arasında zaman zaman çelişkiler meydana gelmekte olup, bu durumlarda yargı  çelişkinin giderilebilmesi için Adli Tıp Genel Kurulu’ndan görüş istemektedir.

 

 Bu çalışmada söz konusu çelişki nedeniyle, Adli Tıp Genel Kurulu’nda görüşülen olgularda çelişki nedenlerinin, ne şekilde karara bağlandıklarının araştırılması ve  buna bağlı olarak Yüksek Sağlık Şurası ile ATK İhtisas Kurulları ve Adli Tıp Genel Kurulu’ nun yapılanmasının irdelenmesi amaçlanmıştır.

 

GEREÇ VE YÖNTEM :

 

Bu çalışmada, 1996 Mart- 2001 Mart arasındaki 5 yıllık sürede, ATK Genel Kurulu’ndan hekim, hastane ya da sağlık personeli kusuru sorulan 19 unda YSŞ raporu bulunan, 10 unda ise YSŞ raporu bulunmayan toplam 29 olguya ait, Genel Kurul, İhtisas Kurulları ve YSŞ raporları incelenmiş, elde edilen veriler sınıflandırılarak sunulmuş, YSŞ ile ATK İhtisas Kurulları ve Adli Tıp Genel Kurulunun yapılanması yönünden değerlendirilmiştir. 

 

BULGULAR:

 

Çalışmamızda yer alan 29 olgunun 15 i (%51.7) erkek, 14 ü (%48.3) kadındır. Yaş ortalamaları erkekler için 22.1, kadınlar için 24.4, tüm olgular için 23.2 dir .

         

Olgulardan 12 si (%41.4) ceza davaları, 17 si (%58.6) sı hukuk davaları ile ilgili olmak üzere, 13 ü (%44.8) YSŞ ve ATK İhtisas Kurulu raporları arasındaki çelişki, 14 ü (%48.3) taraflarca mevcut raporların tatmin edici olmaması, 2 si (%6.9) ATK İhtisas Kurulu raporlarına yapılan itirazlar nedeniyle Adli Tıp Genel Kurulu’na gelmiştir. 7 olgu (%24.1) ATK I. İhtisas Kurulu, 5 olgu (%17.3) ATK II. İhtisas Kurulu, 10 olgu (%34.5) ATK III. İhtisas Kurulu, 7 olgu (%24.1) ATK V. İhtisas Kurulu ile ilgilidir (Tablo: 1-2). Sorulardan 14 ü (%48.3) şahsın ölümü ile , 15 i ise  hastalık ve sakatlığı ile ilgili kusur tayinine yöneliktir.

 

AT GENEL KURULU'NA GELME NEDENLERİ

CEZA

DAVALARI

n         %

HUKUK

DAVALARI

n         %

TOPLAM

n         %

YSŞ-ATGK ARASINDA ÇELİŞKİ

12

41,4

1

3,4

13

44,8

RAPORLARIN TARAFLARCA TATMİN EDİCİ BULUNMAMASI

0

0

14

48,3

14

48,3

ATK İHTİSAS KURULLARI RAPORLARINA İTİRAZ

0

0

2

6,9

2

6,9

TOPLAM

12

41,4

17

58,6

29

100

 

TABLO-1: Malpraktis olgularının Adli Tıp Genel Kurulu’na gelme nedenleri

 

İLGİLİ KURULLAR

n=

%

I. KURUL

7

24,1

II. KURUL

5

17,3

III. KURUL

10

34,5

IV. KURUL

0

0

V. KURUL

7

24,1

TOPLAM

29

100

 

 

 

 

TABLO-2: Adli Tıp Genel Kurulu’na gelen malpraktis olgularının ATK İhtisas Kurulları’na gore dağılımı

 

18 dosyada (%62.1) yalnız hekim kusuru, 3 dosyada (%10.3) yalnız yardımcı sağlık personeli kusuru, 3 dosyada (%10.3) yalnız hastane kusuru, 4 dosyada (%13.8) hekim kusuru + yardımcı sağlık personeli kusuru, 1 dosyada (% 3.5) hekim kusuru + hastane kusuru sorulmuştur (Tablo: 3).

 

İLGİLİ SAĞLIK PERSONELİ

n=

%

HEKİM

18

62,1

YARDIMCI SAĞLIK PERSONELİ KURUL

3

10,3

HASTANE

3

10,3

HEKİM+YARDIMCI SAĞLIK PERSONELİ

4

13,8

HEKİM+HASTANE

1

3,5

TOPLAM

29

100

 

 

 

TABLO-3: Adli Tıp Genel Kurulu’na gelen malpraktis olgularının ilgili olduğu sağlık personelleri

 

 

 

 

 

 

Hekim kusuru sorulan  toplam 23 dosyanın 15 inde bir, 4 ünde iki, 2 sinde üç, 2 sinde dört hekim kusurun muhattabı olarak alınmış olup, sorular toplam 37 hekimi ilgilendirmektedir. Bu 37 hekimden 10 u (%27) Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı, 6 sı (%16.2) Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı, 5 i (%13.6) Genel Cerrahi Uzmanı, 4 ü (% 10.8) Anesteziyoloji ve Reanimasyon Uzmanı, 4 ü (% 10.8)  Pratisyen Hekim, 2 si (%5.4) Çocuk Cerrahisi Uzmanı, 1 i (%2.7) Plastik ve Rekonstruktif Cerrahi Uzmanı, 1 i (%2.7) Göz Hastalıkları Uzmanı, 1 i (%2.7) Patoloji Uzmanı, 1 i (%2.7) Kulak-Burun-Boğaz Hastalıkları Uzmanı,  1 i (%2.7) İç Hastalıkları Uzmanı ve 1 i (%2.7) Ortopedi ve Travmatoloji Asistanıdır (Tablo: 4). Hekim kusurları ile ilgili bu 23 dosyanın muhattabı olan 37 hekimin 31 i (%83.8) cerrahi branşlarda çalışan hekimlerdir (Tablo: 4).

 

HEKİM BRANŞI

n=

%

KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM UZMANI

10

27

ORTOPEDİ VE TRAVMATOLOJİ UZMANI

6

16,2

ORTOPEDİ VE TRAVMATOLOJİ ASİSTANI

1

2,7

GENEL CERRAHİ UZMANI

5

13,6

ANESTEZİ VE REANİMASYON UZMANI

4

10,8

ÇOCUK CERRAHİSİ UZMANI

2

5,4

PLASTİK VE REKONSTRUKTİF CERRAHİ UZMANI

1

2,7

GÖZ HASTALIKLARI UZMANI

1

2,7

KULAK-BURUN-BOĞAZ HASTALIKLARI UZMANI

1

2,7

PRATİSYEN HEKİM

4

10,8

PATOLOJİ UZMANI

1

2,7

İÇ HASTALIKLARI UZMANI

1

2,7

TOPLAM

37

100

 

TABLO-4: Adli Tıp Genel Kurulu’na gelen malpraktis olgularının ilgili olduğu hekimlerin branşları

 

Diğer yardımcı sağlık personelinin kusuru sorulan 7 dosyada, sorular toplam 12 sağlık personelini ilgilendirmekte olup, bunlardan 5 i (%41.7) Hemşire, 3 ü (%25) Anestezi Teknisyeni, 2 si (%16.7) Sağlık Memuru, 1i (%8.3) Ebe, 1i (%8.3) Laborotuar Teknisyeni olarak görevlidir (Tablo: 5).

 

DİĞER SAĞLIK PERSONELİNİN BRANŞI

n=

%

HEMŞİRE

5

41,7

ANESTEZİ TEKNİSYENİ

3

25

SAĞLIK MEMURU

2

16,7

EBE

1

8,3

LABARATUAR TEKNİSYENİ

1

8,3

TOPLAM

12

100

 

TABLO-5: Adli Tıp Genel Kurulu’na gelen malpraktis olgularının ilgili olduğu yardımcı sağlık personellinin görevleri

 

Çalışmamız kapsamında yer alan ve YSŞ raporu bulunan 19 olgu incelendiğinde, İhtisas Kurullarınca verilen hekim, hastane ve yardımcı sağlık personeli hakkındaki kusur oranlarının, ancak 5 inde (%26.3) YSŞ tarafından verilmiş bulunan kararlar ile uyuştuğu, 14 olguda (%73.7) ise uyuşmadığı izlenmiştir (Tablo: 6).

 

YSŞ

RAPORU

OLMAYANLAR

YSŞ RAPORU VAR VE

İHTİSAS KURULU RAPORU

İLE UYUMLU

YSŞ RAPORU VAR VE

İHTİSAS KURULU RAPORU

İLE UYUMSUZ

TOPLAM

GENEL KURUL RAPORU, İHTİSAS

KURULU

RAPORU

İLE

UYUMLU

GENEL KURUL RAPORU, İHTİSAS

KURULU

RAPORU

İLE

UYUMSUZ

GENEL KURUL RAPORU, İHTİSAS

KURULU

VE YSŞ

RAPORLARI

İLE UYUMLU

GENEL KURUL RAPORU, İHTİSAS

KURULU

VE YSŞ

RAPORLARI

İLE UYUMSUZ

GENEL KURUL RAPORU, YSŞ

RAPORU

İLE UYUMLU

GENEL KURUL RAPORU, İHTİSAS

KURULU

RAPORU

İLE

UYUMLU

 

 

 

 

 

GENEL KURUL RAPORU, HER

İKİSİNDEN

FARKLI

 

7 (%70)

3(%3)

4(%80)

1(%20)

0(%0)

14(%100)

 

0(%0)

10(%100)

5(%100)

   14(%100)

10

(%34,5)

5

(%17,2)

14

(%48,3)

29

(%100)

 

TABLO-6: Adli Tıp Genel Kurulu’na gelen malpraktis olgularının kararlarının dağılımı

 

Adli Tıp Genel Kurulu; YSŞ- ATK İhtisas Kurulları kararları arasında uyumsuzluk bulunan 14 olgudan tamamında  ATK İhtisas Kurullarının verdiği karar doğrultusunda karar verirken; YSŞ- ATK İhtisas Kurulları kararları arasında uyum bulunan 5 olgudan birinde daha farklı bir karar vermiştir. Böylece YSŞ- Adli Tıp Genel Kurulu kararları arasında uyumsuz olgu sayısı 15 e (%78.9) çıkarken, uyumlu olgu sayısı 4 e (%21.1) düşmüştür.

 

Adli Tıp Genel Kurulu’nun, YSŞ raporu bulunmayan olgularda  ise  7/10 (%70) oranlarında  ATK İhtisas Kurullarının rapor sonuçları ile uyumlu karar verdiği görülmüştür.

 

Adli Tıp Genel Kurulu’ndan, YSŞ raporu olan 19 dosyada, 28 i hekim, 8 i yardımcı sağlık personeli ve 2 si hastane olmak üzere  toplam 38 sağlık personeli ya da kurumu hakkında kusurlu olup olmadıkları, kusurlu iseler kusur oranı tayini istenilmiş olup , Adli Tıp Genel Kurulu tarafından YSŞ tarafından kusur oranı daha yüksek belirlenmiş tamamı hekim olan 6 sağlık personelinin (%15.8) kusur oranı düşürülürken ya da kaldırılırken, tamamı hekim 4 sağlık personelinin  (%10.5) kusur oranı ya da kusursuzluğu değiştirilmemiş, YSŞ tarafından kusur tayini yapılmamış ya da daha az kusur tayin edilmiş 18 i hekim, 8 i yardımcı sağlık personeli ve 2 si hastane olmak üzere toplam 28  sağlık personeli ya da kurumu (%73.7) için yeni kusur tesis edilmiş ya da kusur oranı yükseltilmiştir (Tablo: 7).

 

 

GENEL KURUL TARAFINDAN,

YSŞ RAPORUNDA

 

YSŞ RAPORU OLANLAR

 

HEKİMLE

İLGİLİ

YARDIMCI

SAĞLIK

PERSONELİ

İLE İLGİLİ

HASTANE

İLE İLGİLİ

TOPLAM

 

 

YENİ KUSUR TESİSİ YAPILAN

VEYA KUSUR ORANI ARTTIRILAN

18

 

8

 

2

 

28

 

KUSUR ORANI AZALTILAN

VEYA KALDIRILAN

6

 

0

 

0

 

6

 

KUSUR ORANI

VEYA KUSURSUZLUĞU DEĞİŞTİRİLMEYEN

4

 

0

 

0

 

4

 

 

TOPLAM

 

28

 

8

 

2

 

38

 

 

TABLO-7: Adli Tıp Genel Kurulu’na gelen ve YSŞ raporu olan 19 dosyadaki 38 sağlık personeli ya da kurumu hakkında Adli Tıp Genel Kurulu tarafı verilmiş kararlar ile YSŞ raporlarının karşılaştırması

 

YSŞ raporu olmayan 10 dosyada ise, toplam 9 u hekim, 4  ü yardımcı sağlık personeli ve 2 si hastane olmak üzere  toplam 15 sağlık personeli ya da kurumu hakkında kusurlu olup olmadıkları, kusurlu iseler kusur oranı tayini istenilmiş, Adli Tıp Genel Kurulu tarafından ATK İhtisas Kurulları tarafından kusur oranı daha yüksek belirlenen 1 hekimin (%6.7) kusur oranı düşürülürken , 8 i hekim, 2 si yardımcı sağlık personeli ve 1i hastane olmak üzere toplam 28  sağlık personeli ya da kurumunun (%73.3) kusur oranı ya da kusursuzluğu değiştirilmemiş, ATK İhtisas Kurulları tarafından kusur tayini yapılmamış ya da daha az kusur tayin edilmiş 2 si yardımcı sağlık personeli ve 1i hastane olmak üzere toplam 3  sağlık personeli ya da kurumu (% 20) için yeni kusur tesis edilmiş ya da kusur oranı yükseltilmiştir (Tablo: 8).

 

 

GENEL KURUL TARAFINDAN,

İHTİSAS KURULLARI RAPORUNDA

 

YSŞ RAPORU OLMAYANLAR

 

HEKİMLE

İLGİLİ

YARDIMCI

SAĞLIK

PERSONELİ

İLE İLGİLİ

HASTANE

İLE İLGİLİ

TOPLAM

 

 

YENİ KUSUR TESİSİ YAPILAN

VEYA KUSUR ORANI ARTTIRILAN

0

 

2

 

1

 

3

 

KUSUR ORANI AZALTILAN

VEYA KALDIRILAN

1

 

0

 

0

 

1

 

KUSUR ORANI

VEYA KUSURSUZLUĞU DEĞİŞTİRİLMEYEN

8

 

2

 

1

 

11

 

 

TOPLAM

 

9

 

4

 

2

 

15

 

 

TABLO-8: Adli Tıp Genel Kurulu’na gelen ve YSŞ raporu olmayanan 10 dosyadaki 15 sağlık personeli ya da kurumu hakkında Adli Tıp Genel Kurulu tarafı verilmiş kararlar ile ATK İhtisas Kurulları raporlarının karşılaştırması

 

TARTIŞMA VE SONUÇ :

 

Çalışmamızda yer alan 29 olgunun 15 i (%51.7) erkek, 14 ü (%48.3) kadındır. Malpraktis olgularında kadın dağılımındaki bu oran, diğer adli olaylarda karşımıza çıkan %5- %20 oranından oldukça yüksektir. Bunun nedeni, çalışma grubumuzdaki olguların çoğunluğunun Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı kusurları ile ilgili bulunması ile açıklanabilir.

 

Olgulardan %58.6 sının hukuk davaları ile ilgili olması, ceza davalarında ise oranın %41.4 olarak tespit edilmiş bulunması, Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun’un 75. Maddesi hükmü çerçevesinde (1, 7) mahkemelerin ceza davalarında YSŞ dan aldıkları görüşle yetindiklerini düşündürmektedir.

 

Adli Tıp Genel Kurulu’na gelen 39 olgudan ancak 2 sinin (%6.9) tarafların itirazı üzerine Genel Kurul’a gelmiş olması, %93.1 ini oluşturan 37 olgunun ise YSŞ ve ATK İhtisas Kurulları raporları arasındaki çelişki ya da mevcut raporların tatmin edici olmaması gerekçesi ile direkt yargı organlarınca Adli Tıp Genel Kurulu’na gönderilmiş bulunması toplumumuzda hekimlik mesleği ile kusurlar konusunda halkın bilinçlenmesinden çok yargı çevrelerinin bu konudaki duyarlılığına işaret etmektedir. Gürpınar ve arkadaşlarının bildirdiği üzere, İsveç’ te yapılan benzeri bir çalışmada, şikayetlerin %73 ünün hasta yakınları, ancak %14 ünün sağlık bakanlığı tarafından yapılmış olduğu da göz önüne alındığında, bu farklılık açık olarak görülebilmektedir (9). 

 

ATK Genel Kurulu’na gelmeden önce, olgulardan 14 ü hekimin ve diğer sağlık personelinin ya da tedavi kurumlarının kusurlu olup, olmadıklarının ve kusurlu iseler ölümdeki kusur oranının belirlenmesine yönelik olarak  ATK  I. ve V. İhtisas Kurulları’nda, 15 i  hekimin ve diğer sağlık personelinin ya da tedavi kurumlarının kusurlu olup, olmadıklarının ve kusurlu iseler meydana gelen hastalık ve sakatlıkla ilgili kusur oranı tayinine yönelik olarak ATK II. ve III. İhtisas Kurullarında görülmüştür.

 

Hekim kusurları ile ilgili bu 23 dosyanın muhattabı olan 37 hekimin %83.8 ü cerrahi branşlarda çalışan hekimlerdir. Pratisyen hekimler hasta ile daha sık karşılaşmalarına rağmen kusurlu olduğu iddia edilen pratisyen hekim sayısı 4 (%10.8) tür. Bunun temel nedeni, cerrahi branşlarda çalışan hekimlerin daha riskli müdahalelerde bulunmaları ve bunun sonucunda komplikasyon gelişme oranının daha yüksek olmasıdır (10).

 

Kusurlu olduğu iddia olunan hekimlerden 10 unun Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı olması, doğum öncesi gebelik takiplerinin ülkemizde yeterince yerleşmemesi ve bunun sonucunda anne ve bebek ölüm hızı ve diğer doğum komplikasyonları ile izah edilebilir. 

 

Toplam 49 sağlık çalışanı arasında suçlamalarla karşı karşıya kalan 37 hekime (%75) karşın, 12 yardımcı sağlık personeli (%25) bulunması, hekimlerin bu tür iddialarla daha fazla karşı karşıya kaldığının göstergesidir. Yardımcı sağlık personeli arasında en sık kusur iddiası ile karşılaşan grup ise hasta ile direk ilişkisi bulunan hemşireler (%41.7) olmaktadır.

 

Gerek ATK İhtisas Kurulları’nın gerekse Adli Tıp Genel Kurulu’ nun hekimlik mesleğinin icrasına dair  verdiği kusur oranları, olguların çoğunda YSŞ nın vermiş olduğu kusur oranları ile uyuşmamaktadır. Bu uyumsuzluk oranları ATK İhtisas Kurulları için %73.7 Adli Tıp Genel Kurulu için ise %78.9 dur.

 

Adli Tıp Genel Kurulu ile ATK İhtisas Kurullarının verdiği kusur oranları ise 21/ 29 (%72.4) oranında birbiri ile uyumludur.

 

Adli Tıp Genel Kurulu; YSŞ raporu olan 38 sağlık personeli ya da kurumunun, kusurlu olup, olmadıklarının, kusurlu iseler kusur oranlarının tayinine yönelik kararlarında, YSŞ tarafından kusur oranı daha yüksek belirlemiş %15.8 inde kusur oranı düşürürken ya da kaldırırken,  %10.5 inde kusur oranı ya da kusursuzluğu değiştirmemiş,  YSŞ tarafından kusur tayini yapılmamış ya da daha az kusur tayin edilmiş %73.7 si için ise yeni kusur tesis etmiş ya da kusur oranını yükseltmiştir. Buna karşın, YSŞ raporu olmayan 15 sağlık personeli ya da kurumu için ise verdiği kararlarda, ATK İhtisas Kurulları tarafından kusur oranı daha yüksek belirlenen %6.7 sinin kusur oranı düşürürken, %73.3 ünde kusur oranı ya da kusursuzluğu değiştirmemiş, ATK İhtisas Kurulları tarafından kusur tayini yapılmamış ya da daha az kusur tayin edilmiş  % 20 si için yeni kusur tesis etmiş ya da kusur oranını yükseltmiştir.

 

Görüldüğü üzere, YSŞ nın verdiği kararlar ile ATK İhtisas Kurulları ve Adli Tıp Genel Kurulu’ nun verdiği kararlar arasında büyük bir uyumsuzluk göze çarpmaktadır. Bu uyumsuzluktaki temel nedenin gerek YSŞ nın gerekse ATK İhtisas Kurulları ve Adli Tıp Genel Kurulunun yapılanması olduğu düşünülmektedir.

         

YSŞ, Sağlık Bakanlığı’nın,  Ankara’da yasal olarak yılda en az bir kez, uygulamada ise yılda beş-altı kez toplanan ve 181 sayılı kanun hükmündeki kararname ile Bakanlık Müsteşarı, Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanı, Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü ve 1. Hukuk Müşavirinin tabii üyeleri olduğu, asli 11 üyesi ise Sağlık Bakanı tarafından seçilen toplam 16 üyeli sürekli kuruldur. Yürürlükteki yasaya göre, üyeler ülkede sağlık hizmetleri veya eserleri ile tanınmış kişiler arasından seçileceği, süresi dolan üyelerin tekrar seçilebileceği gibi bir daha seçilemeyen üyelerin ise YSŞ nın fahri üyesi unvanını ölünceye kadar taşıyacağı belirtilmektedir (1, 5, 10,12).

 

YSŞ, mahkemelerin sorduğu üzere sağlık personelinin mesleki uygulamaları sırasında, tedbirsizlik- dikkatsizlik- acemilik- nizamata, emir ve talimatlara uymama nedniyle meydana gelen taksirli eylemler sonucu ölüm ve yaralanmaya sebep olup olmadığı, yürürlükteki kanunlara muhalefet edip etmediği ve görevi ihmal hususlarını işleyip işlemediği konularında görüş bildirir. YSŞ na gelen dosyaların sekreterya işlemleri YSŞ Şube Müdürlüğü bünyesindeki Adli Tıp Uzmanı, olmadığı zamanlarda ise pratisyen hekimler tarafından incelenerek eksiklikler varsa iade edilmekte, yoksa YSŞ üyelerine sunulacak şekilde hazırlanarak toplantıdan onbeş gün önce üyelere gönderilmektedir. YŞS nda değerlendirmede, mahkemeden gelen dosyalardaki olayla ilgili kişilerin ifadeleri, hastane ve diğer sağlık kuruluşlarının kayıtları, düzenlenmiş hekim raporları, grafiler ve diğer laboratuvar sonuçları, daha önceden alınmış bilirkişi ve varsa ATK tarafından düzenlenmiş raporlar incelenmektedir. Görüşülen dosya sırasında YSŞ nda ilgili uzmanlık dalında üye bulunmadığı durumlarda, bu uzmanlık dalından bilirkişi tayin edilerek toplantı öncesi yazılı ya da toplantı sırasında görüş alınmaktadır. YSŞ ndaki çalışmalar ve dosya incelemeleri sırasında, YSŞ na gelmeden önce alınan bilirkişi görüşlerinde, bilimsel dayanaklar yerine seçilen bilirkişilerin kişisel görüşlerinin ön plana çıktığı bildirilmektedir (10).       

 

1593 sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanunu ve 181 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede YSŞ nın görevleri “Tıp mesleğinin uygulanmasından doğan suçlarda gerekçeli görüşlerini bildiri” şeklinde açıkça belirtilmiş, HUMK nın 275. Maddesi ve CMUK un 66. Maddesinde bilirkişi görüşüne başvurulması gereken hususlar açıklanmış olmasına rağmen, yargı makamlarınca kendileri tarafından belirlenmesi gereken kusur derecelendirilmesi ve illiyet bağı gibi hukuki kavramlar, YSŞ dan sorulmaktadır. Bu da YSŞ nın bazen görevini aşan sorulara cevap vermesine neden olmaktadır (3, 4, 13, 14).               

 

Adli Tıp Kurumu Kanunu’nun 7. Maddesi hükümleri gereğince, ATK nda 5 ihtisas kurulu bulunmaktadır ve bu kurullarda biri adli tıp uzmanı,  4-7 si diğer tıp branşlardan olmak üzere üçlü kararname ile atanmış kurul başkan ve üyeleri görev almaktadır. 6. Madde hükmü gereğince ise Adli Tıp Genel Kurulu, ATK Başkanı’ nın başkanlığında, İhtisas Kurulları Başkan ve Üyeleri’ nden oluşmaktadır. Gerek ATK İhtisas Kurulları’ nda, gerekse Adli Tıp Genel Kurulu’ nda mahkeme dosyaları çoğunluğu adli tıp uzmanı olan raportörler tarafından YSŞ ndakine benzer şekilde incelenmekte , İhtisas Kurulu ya da Genel Kurul toplantısına sunulmakta ve kurullarda görüşülerek karara varılmaktadır. ATK Uygulama Yönetmeliğinin 20. Maddesi gereğince, İhtisas Kurulları ve Genel Kurul, inceledikleri konuyla ilgili olarak ATK nda bulunmayan tıp ya da uzmanlık dallarında kurum dışından bir bilirkişinin yazılı görüşüne başvurabilmektedir (8).

 

Gerek YSŞ gerekse ATK İhtisas Kurulları ve Adli Tıp Genel Kurulu’ nda, belli bir tıp branşı ile ilgili kusur oranının tayininde, ilgili branştan genelde yalnız bir kişinin görüşü bulunmakta, bu branşla ilgili kusur oranı hakkında diğer branş hekimleri karar vermektedir. Hatta bazen, ilgili branş hekiminin muhalefetine rağmen diğer branş hekimlerinin oylarıyla kusur oranı belirlenebilmektedir. Her tıp branşı, teşhis ve tedavi yöntemleri açısından tüm hekimlerin bilmesi olanaksız olan özel bilgiler ve yeni gelişmeler içerebilir. Bu nedenle, gerek YSŞ nda gerekse ATK ndaki İhtisas Kurulları ve Genel Kurul’da her branştan farklı üniversite ya da resmi sağlık kurumlarında görevli en az üç uzmanın bulunduğu alt danışma kurulları oluşturulmalı ve bu alt danışma kurullarından alınan raporlar doğrultusunda değerlendirme yapılmalıdır.

 

Özdemir ve Çekin’ in de belirttiği üzere (10), YSŞ ndaki 11 olan asil üye sayısı arttırılmalı, üyelerin ataması ATK nda olduğu gibi üçlü kararname ile olmalı, YSŞ içerisinde ölüm ve yaralanma gibi adli tıbbi boyutu olan konular değerlendirildiği için mutlaka adli tıp uzmanı üye bulunması sağlanmalıdır. Yine sağlık hizmetlerinde Sağlık Bakanlığı’ nın kendisinin de sağlık hizmetinde yer alan ve her an suçlamaların muhattabı olabilecek  taraflardan biri olması sebebiyle, beş olan tabii üye sayısı bire düşürülmelidir.

         

Belirttiğimiz öneriler dikkate alınırsa, gerek YSŞ’nın, gerek ATK İhtisas Kurulları’ nın, gerekse Adli Tıp Genel Kurulu’nun kamu vicdanında daha az tartışma yaratacak daha doğru kararlar verebileceğini ve kurumlar arası çelişkilerin en aza ineceğini düşünmekteyiz.                     

KAYNAKLAR:

 

1.          Çankaya, H. Hekimlerin Hukuki ve Cezai Sorumluluğunun Temel Prensipleri ve Hekim Sorumluluğunda Kusurun Değerlendirilmesi. Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Uzmanlık Tezi. 1992: 5, 36-7.

2.          Özek Ç. Hekim ve Hukuk, Tıbbi Müdahalede Bulunma Hakkının Sınırları. İstanbul Tıp Fakültesi Mecmuası. 1965; 28(4): 445-58.

3.          Yalçın A. En Son Değişiklikleri İle TCK, CMUK, TMK, OHK, DGMK, ÇMK, MSMUK, CİK, BK, KMNKK. İstanbul: Der Yayınları, 1993: 277.

4.          Yenen MS. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ve İlgili Mevzuatı. Ankara: Seçkin Yayınevi, 1997: 63.

5.          1593 sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanunu. Resmi Gazete. 06.05.1930. Sayı:1489

6.          Özen HC. Adli Tıp Ders Kitabı. 3ncü Baskı. İstanbul: Taş Matbaası, 1983: 4-13.

7.          1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun. Resmi Gazete. 14.04.1998 : Sayı:863

8.          Gök Ş. 2659 sayılı Adli Tıp Kurumu Kanunu ve Uygulama Yönetmeliği. 3 üncü Baskı. İstanbul: Temel Matbaacılık Ltd Ti, 1989:

9.          Gürpınar S, Gündüz M, Özoran Y. Medikal Malpraktis- Tıpta Yanlış Uygulama (6 Ölüm Olgusu Nedeniyle). Adli Tıp Dergisi, 1994: 10(1-4); 97-100.

10.     Özdemir,M.H, Cekin, N.: Yüksek Sağlık Şurası’nın Yapısı ve Bilirkişilik Görevleri. Adli Tıp Bülteni, 1998; 3 (3), 94-7.

11.     Gündoğmuş ÜN, Bilge Y, Kendi Ö, Hancı İH. Hekimlerin Yasal Sorumluluğunun Yüksek Sağlık Şurası Açısından İrdelenmesi. Adli   Tıp Bülteni, 1997; 2 (3), 127-130.

       Sağlık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde   Kararname. Resmi Gazete. 14.12.1983: no 18251.

12.     Aşçıoğlu Ç. Tıbbi Yardım ve El Atmalarda Doğan Sorumluluklar. Ankara: Yargıtay Yayınları, 1998.

13.     Aşçıoğlu Ç. Tıbbi Bilirkişiliğin Hukuki Sınırları. I. Adli Bilimler Kongre Kitabı. Adana Ç.Ü. Basımevi. 1994: 48-51